SaaS'ın yavaş yavaş yangınlık kazanması ile birlikte bileşik kaplar teorisinin internete hakim olması sonucunda Hizmet ve Servis üretim aşamalarında bir değişim rüzgarı esmeye başladı.Hala devam etmekte olan geleneksel servis üretme süreci; kurumların kendi yatırım ve altyapıları üzerinden uygulama geliştirmesi üzerine bina edilmiş durumda.
Bu süreçte donanımsal altyapı, uygulama geliştirme mimarisi, sürüm yönetimi, bileşen geliştirme ve entegrasyon altyapılarına varıncaya kadar ciddi miktarda bir yatırım maliyeti yatmakta. İşin sürdürülebilirlik amacını ve kapasite planlaması gibi uzun vadeli çalışmalarını düşünecek olursak
PaaS' ın çıkış noktasını anlamak kolaylaşır. SaaS On Demand servis sunarken, PaaS ise müşterilere kendi servislerini geliştirebileceğini platform hizmetini sunuyor.
PaaS tedarikçilerin servis üretimi, sürdürümü, servis entegrasyonu ve işletmesini içine alan hizmetleri üstlenir, müşterilerin bu platformlar üzerinde kendi servislerini düşük maliyetle üretmesi fikrine dayanan yeni bir iş modelini hayata geçirir.
Altyapı gereksinimlerini yapılandırmak zorunda kalmadan uygulamalarınızı yayımlayabileceğiniz bir platform kiralamak isterseniz bu hizmetten yararlanabilirsiniz. Yani bu tam bir yazılımcı işi! Siz sadece uygulamanızı geliştirin ve Azure üzerinde yayımlayın! IP yapılandırması, disk yönetimi, işletim sistemi detaylarını Microsoft sizin için yönetsin! Aslında bu bulut bilişim yaklaşımı, bildiğimiz hosting kavramına çok benziyor. Elbette onun biraz daha gelişmiş hali. Mesela; diyelim ki bir web uygulamasını Azure platformu üzerinde yayımlıyorsunuz. Bir süre sonra uygulamanız, tahmin ettiğinizden daha fazla ziyaretçi çekmeye başlıyor. Bu durumda, Microsoft Windows Azure, sizin için gerekli ayarlamaları yaparak uygulama performansını arttırabilir.Azure'un ve Bulut bilişim sisteminin en beğendiğim hizmet yaklaşımı bu.